Osmanlı İmparatorluğu’nun en çok sözü edilen padişahı 1. Süleyman, Kanuni Sultan Süleyman ve sarayın hayatı en merak edilen kadını Hürrem Sultan’dır. Kanuni 27 Nisan 1495 Trabzon doğumlu, adaleti, ülke idareciliğindeki başarısı, savaşlardaki kahramanlığıyla dünyaya ün salmış, sevilen bir hükümdar.

Hürrem Sultan, hareme girmeden önceki adıyla Alexandra Lisowska Ukrayna’nın Rutenya bölgesinde 1500 ila 1506 yıllarında doğduğu düşünülen ve hünkarından 8 yıl önce 1558 de hayata gözünü yummuş bir valide sultandır.

Hürrem Sultan Kanuniden sonraki padişah 2. Selim annesi ve imparatorluk tarihinde bir padişahla nikah kıymış ilk kadındır. Hürrem Sultan enerjisi, güzelliği ve zekası ile haremdeki kadınların arasından sıyrılmış, valide sultan Mahidevran Sultan’ı saf dışı bırakmıştır. Hatta padişahın aklını çelerek, kendisini tahttan indireceği söylentisiyle Mahidevran Sultan’ın oğlu şehzade Mustafa’yı padişahın öldürtmesine neden olduğu söylenmektedir. Şehzadenin ölümüyle artık valide sultan yani şehzade anası ayrıcalığı kalmayan Mahidevran gözden düşmüş, Bursa’da fakir bir yaşam sürmeye başlamıştır. Ancak Hürrem Sultan’ın oğlu padişah 2. Selim annesinin ölümünden hemen sonra Mahidevran Sultan’a maaş bağlatmış rahmetli şehzade Mustafa’nın mezarını yaptırmıştır.

Hürrem Sultan, dünyayı yöneten padişah Muhteşem Süleyman’ı oldukça etkilemiş biridir. Yönetmiş demek fazla kaçacaktır ama ne kadar etkili olabildiğini bir padişahla ilk nikah kıyan insan olmasından anlayabiliriz.

Denilen odur ki Hürrem Sultan bir yere bağışta bulunmak ister. Ancak bir köle olarak bunu yapabilmesi mümkün değildir. Padişahın haremi valide sultan dahi olsa statü olarak padişahın kölesidir. Geleneklere ve yasalara göre padişahın yatağını paylaşmak 2 yolla helaldir.
Ya kölesi olacaksın ya da nikahlı eşi. Bunlar dışında birliktelik haram ve günahtır. Kölelikten azad edilmesi halinde özgür bir insan olarak Hürrem bağış yapabilecektir. Ancak o zaman da padişahla helal yoldan ilişkisi mümkün olmayacaktır. Hürrem’in bu bağışı yapabilmesi için geriye tek yok nikah kalmıştır. Devrin şeyhülislamının karşı koyma çabalarına rağmen Süleyman kimseyi dinlemez ve nikahı kıyar. Hürrem Sultan da çok istediği bağışı yapabilir.

Aynı hikaye eş zamanlı olarak İngiltere’de kral 8. Henry nin başından geçiyordu. Henry de stratejik evliliği İspanya prensesi, kendinden yaşça büyük, Aragon’lu Catherine’den boşanabilmek ve Anne Boleyn ile evlenebilmek için Papa’dan evliliğinin geçersiz olduğunu ilan etmesini istemiş olmayınca da Roma’yı tanımayıp kendine İngiliz Anglikan Kilisesi’ni kurmuştur.

İngilterede Tudors hanedanında olduğu gibi tüm dünyada değişmeyen bir şey vardı. Çiçek solunca krallar taze çiçek peşine düşer. Hürrem Sultan ne kadar güçlü olursa olsun bir süre sonra padişahın gözdesi Gülfem Hatun olmuştur. Şehzade Murad’ın annesidir.

Saray veya değil, olaylar hangi statüde gerçekleşirse gerçekleşsin hikaye aynı. Güçlü başarılı bir erkek ve ona bir çocuk verip, bu gücü paylaşmak isteyen veya belki de gerçekten seven kadınlar arasında geçen (erkeklerin zeka ve becerisinin yetmeyeceği) bir yarış.

Harem kurgusu ya da batı hanedanlıklarında metres kurumu zevk değil zorunluluktan doğmuştur. Hanedanın devamı için bir erkek veliahta ihtiyacı olan hükümdar işini şansa bırakamaz. Dolayısıyla teba da bu duruma hak verir ve batıda metres olmak için yarış başlar doğuda ülkenin en güzel kızları hükümdar için ayırılır. Harem kadınların erkeklerle karşılaşmadan günlük hayatlarını sürdürebildikleri yerdir. Haremdeki tüm kadınlar padişahın değildir, padişah bu seçme hanımlardan kendine cariye seçer. Burası ayrıca çok önemli bir eğitim yeridir. Hareme çok istisna bir durum olmadıkça şehir halkından oldukları için Müslüman, Yahudi ve Ermeniler alınmazdı.

Buraya evlerinden ailelerinden alınıp getirilen kızları Amerikaya ilk göç eden insanlarla karşılaştırabiliriz. Dünyada ne kadar maceraperest, hırslı, kendine güvenen adam varsa bir zamanlar Amerikaya gidip, zayıfları aralarında eleyip yeni bir ülke kurmuşlardır. Ülkenin şu anki karakteri de bunu doğrulamaktadır.

Hareme seçilen kızların da zayıf olanları elenip fark edilmeden yaşarlarken hırslı, zeki ve daha agresif olanları padişah tarafından fark edilmek için kıyasıya savaşmışlardır. Hürrem Sultanın üstün başarısı Kanuni gibi güçlü bir hükümdarın gönlünü kapabilmesidir. Mahidevran gibi sevilen, saygı duyulan üstelik şehzade anası birini geçmiştir.

2 YORUMLAR

  1. hürrem sultanın sıkı takipçisiyim.onu çok önemli buluyorum .gayet güzel alımlı ve bakımlı bir sultan o.o süleymanın gerçek aşkı topkapının gerçek sultanı kainat güzellerine taş çıkartacak kadar etkileyici bir güzelliğe sahip.O çok ama çok akıllı bir sultan.valide sultanın dahi önünde duramayacağı nitelikte aşık etti süleymanı kendine.Süleyman da ona aşıktı o da süleymana yukarıdaki bölüm de bunu anlatıyor zaten.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz
Captcha verification failed!
Captcha kullanıcı puanı başarısız oldu. lütfen bizimle iletişime geçin!