Kadın neden dövülür? Bir erkek kadına neden şiddet uygular? Araştırmacılar ve uzmanların dediklerine göre erkeğin iş bunalımı, maddi sıkıntı, günlük stres, tuttuğu takımın maç kaybetmesi, cinsel iktidarsızlık, toplumun genel eğitimsizliği, babadan öyle görmesi, kadının canının dayak istemesi, kadının davranışları, hocanın fetvası diye say say bitmeyen bir sürü nedenden ötürü kadın dövülür.

Eşinizi iz bırakmadan dövebilirsiniz diye fetva verilip kitapçık bastırılmış bir ülkede (yasal kitapçık) bürokrat, aydın, doktor, vekil ne yapabilir ki? Kadına şiddetin eğitimle engelleneceğini düşünebilirsiniz. Peki bu eğitimi kime ve ne zaman vereceksiniz? Polis karakolunda bir başka polisin gözü önünde dayak yiyen kadını hepimiz izledik. Savcıya verilen ifadede “biz birşey yapmadık kendi düştü” bile dediler.

Defalarca medyada yüzü gözü çürük içinde izlediğimiz, devletin koruması altında olduğunu zannettiğimiz, ne devlet, ne savcı, ne de polisin durdurmakta aciz kaldığı eski kocası tarafından öldürülen rahmetli hanımın ismini artık anmak istemiyoruz. O kadar şiddete, kendisini korumakla yükümlü kişilerin -belki de- çaresizliğine maruz kaldı ki artık ruhu huzur bulsun, yaşarken tedirginlik, korku ve ağrı sızı içinde tadamadığı uykusunu uyusun.

Eşini döven bir adam düşünün. Şimdi de aynı adamın hayatında dövebileceği hiçbir kadın, sevgili olmadığını düşünün. Sizce stresini ve sorunlarını eşini döverek “halleden” bu adam ne yapar? Annesini veya kızkardeşlerini mi döver? Onları da ortadan kaldırın bu kadınlar hayatına hiç girmemiş olsunlar. Sokaktan rastgele çevirip bir kadın mı dövecektir? Pek olası değil. Çok büyük ihtimalle sornularını ezikliğini yansıtabilecek zayıf bir nokta bulamadığı için hayatın içinde yaşayıp gidecektir. En fazla arkadaşlarıyla, sağda solda başka insanlarla dalaşacaktır. İşte şiddet yüzünden kocasından uzaklaşan kadınlar bu acı gerçeği, erkeğin çaresizliğini, yalnızlığını yüzüne vurduğu için erkek daha da çılgına döner ve peşini bırakmaz. Üstelik namus meselesi gibi saçma sapan mahalle baskılarıyla, yukarıda söz ettiğimiz kitapçıklarla kadının peşinden gidip dövmesi için yönlendirilir ve azmettirilir. Eşinin yokluğunda erkek bir hiç olduğu gerçeğiyle savaşmak zorunda kalır. Bu ağır bir travmadır. Ancak mahalle baskısı veya keyfekeder fetvalara aldanmayacak eğitim ve anlayışta ise hatasını anlar ve yönlendirmelere kanmaz. Yine de içinde binlerce yılın erkek egemen toplum pompalamasından gelen biraz kırıntı besleyecektir. Erkeğin kadına şiddet uygulaması bir erkek olarak toplum tarafından ona yüklenen rolün yerine getirilememesindendir. Kendi gözünde erkekliğini kaybetmiştir.

Bundan yola çıkarak toplumu yöneten kesimin de çok büyük kısmının erkeklerden oluştuğunu düşünürsek bu testesteron kaybetme korkusuyla makamı veya üniforması ne olursa olsun kadın ezilmeli, kadını ezeni de görmezden gelmeli asıl üzerinde durulması gereken bilinçaltıdır. Eğitim işine önce en üst kademelerden başlamanın gereği çok açıktır. Bizler bulunduğumuz yerde olayları değerlendirmeye çalışırken ve zaman zaman daha aşağı bakarken aslında yukarıdaki acı gerçeği gözden kaçırıyoruzdur.

“Yukarı” genellememizde yer alan kısımda olup, kadın sığınma evlerini genelev olarak niteleyen, kapatan zihniyetin bir an önce günümüz standardına uyan şekilde uygar bir hale gelmesi için gerekli psikolojik ve ahlaki eğitimden geçirilmesi dileğimizdir.

Batının sadece teknolojisini alırken doğunun da bu tür ahlaki uygulamalarını alıyorsak dürüstlüğümüzü bir kez daha gözden geçirmeliyiz. Ahlak değerleri olan, dini değerleri olan bir toplumun bireyleri olarak insana, hukuka, hakka saygılı olduğumuzu iddia ediyorsak kadına veya sokaktaki kediye dahi şiddetin söz konusu olmadığı bir toplum olmamız gerekiyor. Eğer bunlar oluyorsa, ya biz böyle değerlere sahip bir toplum değiliz toplumsal bir yalanız ya da artık bu değerleri tanımadığımızı başka şeylere inandığımızı itiraf edip kör tuttuğunu döver şeklinde birbirimize saldırmaya başlayalım.

Bir kadının şiddet görüp toplumun gözü önünde bir manyak (psikolojik terim) tarafından öldürülmesine engel olamıyorsak ve bu her hafta, her gün tekrar ediyorsa değersiz bir toplum olmuşuzdur bile. Bu duruma seyirci kalan ve bu durumu düzeltebilecek güce sahip olanlar bilmelidirler ki birgün dövecek kadın kalmayınca dayak yeme sırası size gelebilir. Görmezden geldiğiniz deliler birgün sizi öldürebilir.

Nereden başlarsak başlayalım kadına şiddet sorunu veya herhangi bir sorunu çözmek kesinlikle 10 yıllar alacak bir süreçtir. Ama en azında bu işe 10 yıl önce başlasaydık şimdi kimbilir kaç can, kaç anne, kaç kızkardeş hayatta ve yanımızda olacaktı.

Şayet sizin de şiddet konusunda bir sıkıntınız varsa çekinmeden Gelincik Hattı’nı arayabilir ve yardım alabilirsiniz. Şiddet gören kadına silah verilmesi gibi garip çözüm önerilerini dikkate almayın. Silahı kullandığınızda sizi bekleyen tehlikeler farklı olmayacaktır. Devlet kendi silahıyla, kolluk güçleriyle sizi koruyamazken siz ancak başınızı derde sokar vicdanınızı acıya boğarsınız. Yapmanız gereken dimdik ayakta durmak, derdinizi çevrenizle cesurca paylaşmak, kadınlık ve insanlık onurunuza sahip çıkmaktır. Gelincik Projesi’nde yer alan güzel insanlar size mutlaka yol göstereceklerdir. Sessiz kaldıkça onurunuz kırılacak ve size şiddet uygulayan canavarın büyümesine çoğalmasına neden olacaksınız. Unutmayın ki size uygulanan şiddetin altında yatan gerçek neden kadın cinsinin erkek cinsinden üstün özelliklerinin erkekte korku yaratmasıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz