GDO bilinmediği zamanlarda, turfanda meyve ve sebze kavramıyla yaşardık. Turfandacılık, seralarda mevsimi dışında sebze ve meyve üretmek anlamına gelirdi. Turfandacılık organik olmaktan uzak değildi. Sadece, sebzenin doğal iklim koşullarını farklı iklimlerde sağlamaktan ibaretti. Ancak ilaç kartellerinin desteğiyle izlenen politikalar sonucunda, GDO denilen zehir adı duyulmadan çok önce sofralarımıza ulaşmıştır. Artık her sebze veya meyveyi her mevsimde bulabiliyoruz. İsrail menşeili hibrit yani tohum vermeyen tohum yerli tohumun yerini alması için akıl dışı politikalar baskılandığını izliyoruz.

Öncelikle; her tohum bulunduğu coğrafya koşullarında yaşayan insan genetiğine uygundur. Afrika’nın cevizi Asyalıya dokunabilir. Ancak Kars’ın peyniri Egeliye dokunmaz. Hibrit tohum yapay tohumdur. GDO zehirdir. Hibrit tohum da zehirdir. Anadolu insanı hibrit veya GDO tohumundan üretilen ürünleri tükettiğinde uzun vadeli zehirlenmiş olacaktır. Uzun vadeli zehirlenme ise size hayat boyu yani iyileşmeyen kronik hastalıklar getirecektir. Tüm bunlardan tek karı olan da sağlık sektöründeki acımasız kartellerdir.

Yapmanız gereken şey organik ve mevsimine göre beslenmektir. Ambalajı üzerinde organik ibaresi bulunan ürüne ne kadar güvenebilirim derseniz bunları ayrı ayrı kendiniz incelemek zorundasınız. Zira şuna güvenmeyin demek hukuki dertlere yol açabilir. Ancak toplumun gözü önünde meydana gelen bir gerçek vardır ki o da sağlık sorunlarına yol açması kesin görünen GDO lu üretim hükümet politikaları tarafından önü açılan bir felakettir. Tıpkı Çernobil faciasında yaşadığımız ve özellikle Karadeniz halkının hala bedel ödemesine yol açan söylemlerde olduğu gibi GDO da resmi kurumlar tarafından “biz gerekli önlemleri aldık” söylemiyle geçiştirilen edilen acı bir gerçektir.

Doktor Moro’nun Adası filminde Doktor Moro hayvanlar üzerinde yaptığı çalışmalarla ortaya garip bir takım canlılar çıkarmış ve bunu sadece fantazi olarak izleyen seyirciler Allah’ın işine karışılırsa sonuç böyle olur demişti. İşte GDO denilen zehir tam da budur. GDO insan yararına faydalı bir bilimsel sonuç değildir. Canlının genetiğiyle oynayarak belli bir model “yaratmak” için oynanan tehlikeli ve ölümcül bir oyundur. Ve bu oyuna seyirci kalmak veya ortak olmak da maalesef sonucundan bu davranışta bulunanların da etkileneceği bir insanlık suçudur.

GDO hakkında zaten bildiklerinizi tekrar ettikten sonra hangi mevsimde hangi sebze veya meyve yenir birkaç örnekle hatırlayalım. Bitkileri mevsiminde tüketmek önemlidir. Bitkinin olgunlaşması, lezzetine kavuşması, içeriğinin faydalı hale gelmesi, bir anlamda da zararsız hale gelmesi için mevsiminde tüketilmesi tavsiye edilir. Aşağıdaki listede yer alan aylar, bitkinin doğal zaman aralığıdır. Örneğin; Nisan, Mayıs, Haziran zaman aralığında yetişen bir bitkinin en lezzetli ve faydalı olduğu dönem ortadaki zaman yani Mayıs’tır denebilir. Bu, diğer aylarda bu bitkiyi tüketmeyin demek değildir. Organik olanı bulursanız vücudunuzu mahrum bırakmayın.

Karnabahar : Ekim – Mayıs
Enginar : Nisan – Ekim
Kuşkonmaz : Mart – Mayıs
Patlıcan : Haziran – Eylül
Havuç : Ağustos – Aralık
Pazı : Temmuz – Aralık
Kiraz : Mayıs – Ağustos
Lahana : Tüm yıl
Kabak : Nisan – Kasım
Hindiba : Ekim – Nisan
Ispanak : Ekim – Mart
Çilek : Mart – Ekim
Taze fasulye : Temmuz – Ekim
Şalgam : Ekim – Nisan
Portakal : Kasım – Nisan
Pırasa : Eylül – Mart
Biber : Haziran – Kasım
Elma : Eylül – Nisan
Patates : Eylül – Nisan
Domates : Şubat – Kasım

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz